Sosyal Medya ve Gerçeklik Arasında Kalan Zihin: Özgüven, Huzur ve Başarıyı Yeniden Düşünmek

Apr 21, 2025

“Sabah gözlerinizi açar açmaz Instagram’a bakıyor musunuz? Belki de henüz yüzünüzü bile yıkamadan, birilerinin hayatlarına tanık oluyorsunuz...”

Bugün birçoğumuzun yaşamında sosyal medya, sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir kıyas merkezi hâline geldi. Fark etmeden, başkalarının başarılarını, güzelliğini, mutluluğunu ölçtüğümüz bir terazide, kendimizi tartar olduk.

Ama burada durup düşünmemiz gereken bir şey var: Gerçekten kimin hayatını izliyoruz ve neyle kıyaslıyoruz kendimizi?

 
🎭 Özgüven mi, Onay Arayışı mı?
Kendi değerinizi, beğeni sayısıyla ölçtüğünüz oldu mu?

Bir danışanım şöyle demişti: “Paylaştığım fotoğrafa gelen beğeni sayısı azsa, günüm kötü geçiyor.” Bu cümle belki size de tanıdık gelmiştir. Çünkü sosyal medya, biz fark etmeden içsel özgüvenimizi dışsal onaylara bağlıyor.

Halbuki özgüven, içsel bir inşa sürecidir. Dışarıdan gelen tepkilerle değil; kendimizi ne kadar tanıdığımız, ne kadar kabul ettiğimizle ilgilidir. Ama ekran başında geçirilen saatler, bu içsel süreci zedeliyor.

 
🧘‍♀️ Huzur: Sessizliğin Değil, Bildirimlerin Arasında mı?
Dikkatinizi son zamanlarda ne çalıyor?

Her bildirim sesiyle irkilen bir zihin, anda kalmakta zorlanır. Huzur, bazen sessizlikte saklıdır; ama sürekli bir şeyler izlerken, tüketirken, yorumlarken zihin dinlenemez. Zihinsel gürültü artar, huzur azalır.

Eğer akşam telefonunuzu bıraktığınızda zihniniz hâlâ kaydırdığınız içeriklerle meşgulse, o gün huzurdan biraz uzaklaşmış olabilirsiniz.

 
🏆 Başarı: Gerçek Hedef mi, Paylaşılabilir Başarı mı?
Bir şeyleri gerçekten başarmak mı istiyorsunuz, yoksa paylaşılabilir olduğu sürece mi değerli?

Sosyal medyada başarı, genellikle bir ödül, bir unvan, bir lüks tüketim nesnesiyle gösterilir. Ama bu gösteriler, bizim “başarı” tanımımızı çarpıtır. Gerçek başarı, sizin içsel hedeflerinizle örtüşüyorsa anlam kazanır.

Danışanlarıma sıkça sorduğum bir sorudur:
“Başardığını düşündüğün en son şey neydi ve bunu başkalarına göstermek zorunda kalsaydın hâlâ değerli olur muydu?”

Bu soru, çoğu zaman farkındalık yaratır. Çünkü birçok kişi, yaptığı şeyin özünü değil, ne kadar takdir gördüğünü önemsediğini fark eder.

 
💡 Peki Ne Yapabiliriz?
Dijital detoks günleri planlayın. (Günde 1 saatlik "telefonu uzağa koy" anı bile fark yaratır.)
İçsel onay sisteminizi güçlendirin. (Beğeni sayısı değil, kendinizi nasıl hissettiğiniz ölçü olsun.)
Gerçek başarı kriterlerinizi yazın. (Kimin için, ne için başarılı olmak istiyorsunuz?)
 
Son Söz: "Gerçek hayat, paylaşılamayacak kadar kıymetli olabilir."
Sosyal medya hayatımızın bir parçası olabilir, ancak bizi tanımlayan tek şey olmamalı. Ruh sağlığı, sadece mutlu hissetmek değil; neyin bizi mutsuzlaştırdığını fark edip ona mesafe koyabilmektir.

Bugün kendinize şu soruyu sorun:
“Ben kimim, bu dünyada ne istiyorum ve gerçekten beni ne mutlu ediyor?”

Cevabı sosyal medyada aramayın. Belki cevap zaten iç sesinizde saklıdır.